Vergiden kaçınma, vergiyi doğuran olaya neden
olunmaması suretiyle vergi yükünün dışında kalma çabalarını ifade etmektedir.
Vergi kanunları; vergi borcunun doğumunu kural olarak vergiyi doğuran olaya
bağladıklarından, mükelleflerin bu olaylara neden olmamaları ya da kendileri
için hukuki bir durumun gerçekleşmesine yol açmamaları halinde, kendileri için
vergi borcu ortaya çıkmayacaktır. Mükelleflerin; vergi kapsamı dışındaki
kaynaklardan kazanç veya irat elde etmeye çalışması veya vergi dışı servet
unsurlarını edinmeye çaba göstermesi vergiden kaçınmaya yol açar. Yapılan
açıklamalarda açıkça gözleneceği üzere, vergiden kaçınmanın kanunlara aykırı
herhangi bir yanı yoktur. Bu amaçla mükellef, çeşitli vergi uygulamalarının
kendisine olabilecek etkilerini asgariye indirebilmek amacıyla profesyonel
danışmanlardan, uzmanlardan, vergi planlayıcıları ve muhasebecilerden
yararlanabilir.Yasa boşluklarının bulunması ve değerlendirilmesi açısından
mükellefler ve mali danışmanların girişimleri yanında, bu boşlukları
kapatabilmek ve gerekli yasal düzenlemelere olanak hazırlamak için gelir
kuruluşunun çabaları vardır. Bu yöndeki uygulamalar, vergi mevzuatının karmaşık
ve içinden çıkılmaz hale gelmesinde büyük rol oynamaktadır (Rayner; Akdoğan
2007:165-166'dan alıntı).Böylece mükellef, boşluklardan yararlanmak ve vergiyi
doğuran olaya neden olmamak suretiyle, kendisi için vergi borcunun doğmasını
engellemiş olmaktadır. Özellikle yüksek marjinal vergi oranlarının geçerli
olduğu vergi uygulamaları vergiden kaçınmayı özendirir. Bu durum, sahip olunan
kıt kaynakların kullanımı ve değerlendirilmesi bakımından olumsuz sonuçlarla
karşılaşılmasına yol açabilir. Vergi dışı alanların araştırılması çabaları ve
bu konularda vergi danışmanlarından yararlanma konusundaki girişimler, hem para
hem de zaman kaybı dolayısıyla maliyet yaratırlar. Vergiden kaçınma; vergilerin
olumsuz özendirme yaratması dolayısıyla ortaya çıkan bir uygulamadır. Sağlanmış
olan vergiden kaçınma olanakları nedeniyle, vergi oranlarındaki herhangi bir
artış vergiden kaçınmayı artırabilir. Tersine, vergiden kaçınma için boşluklar
kapatılmış ise yüksek vergi oranları, çalışma gücünün azaltılması sonucunu
yaratabilir (Sandford, 1978:114; Brownlee - Allen 1960:261; Akdoğan
2007:166'dan alıntı). Bireysel olarak ve sosyal açıdan refah kaybına neden olan
bu etki, uygulamaya konulmuş olan verginin de fonksiyon görmemesine yol açar
(Akdoğan, 1999:98).
Örnek verecek olursak,
işletmelerin vergi konusuna girmeyen kaynaklardan kazanç ve irat sağlaması veya
vergiye tabi olmayan mal ve hizmetleri satın almak suretiyle vergiden kaçınması
mümkündür (Tuncer, 2008).
Bireylerin vergi yükümlülüklerini
azaltmaya yasal olarak çalışabilecekleri araçların çoğunun temelini oluşturan
başlıca üç ilke vardır (Stinglitz, 1994:742) : Gelir aktarımı, vergi ertelemesi
ve vergi arbitrajı
Gelir aktarımı, bir ailenin
çocuklarına varlık aktararak toplam aile vergi yükümlülüğünü azalttığı, artan
oranlı vergi sistemlerinde gerçekleşir.
Vergi ertelemesi, bugünkü bir
doların yarınki bir dolardan daha değerli olduğu kavramına dayalıdır. Böylece,
gelecekte ödenen vergiler, bugün ödenen vergilerden daha az maliyetlidir.
Vergi arbitrajı, farklı gelir
türleri ve farklı bireyleri vergilendiği faklı oranların avantajından
yararlanmayı ifade eder (Stinglitz, 1994:734). Vergi arbitrajı,sermaye
gelirlerinin çeşitli şekillerinin farklı vergi uygulamalarının avantajından ve
özellikle birey hesabından çekinceye kadar vergilenmeyen sermaye gelirlerinin
belli türlerine izin veren hükümlerden yararlanır (Stinglitz, 1994:742).
Vergiden
kaçınma olayına diğer taraftan bakıldığında kanun koyucunun da kanunlara
kaçınma yönünde hükümler koyduğu görülmektedir. Bu yolla kanun koyucu bazı
alanları teşvik etmekte, bazı alanların ise cazibesini azaltmaktadır. Kanun
koyucu bu tür farklılıkları ortaya koyarken bazen iktisadi hayata yön verme
amacında, bazen söz konusu gelirden veya işlemden daha fazla gelir elde etme
amacında, bazen de toplumdaki sosyal dengeleri koruma amacında olmaktadır. Örneğin KDV kanununda I sayılı tarifede yer
aldığı için ekmek için uygulanan KDV oranı % 1, II sayılı tarifede yer aldığı
için süt ve yoğurt için uygulanan KDV oranı ise %8'dir. Ekmek tüketmek veya
bunun yerine süt tüketmek alternatifi arasında olan bir kişinin ekmek tüketmek
istemesi kendisine daha az maliyetli olacağı için daha rasyoneldir. Kanun
koyucu da bir bakıma KDV oranlarını farklılaştırmak suretiyle kişilerin daha
çok süt ve yoğurt yerine daha çok ekmek tüketmelerini tercih etmekte veya ekmek
daha çok tüketilen bir madde olduğu için ekmeğin tüketicilere olan maliyetini azaltmak
istemektedir. Tüketimi yapacak olan kişiler de daha az süt tüketerek vergiden
kaçınmaktadırlar ve kanun koyucu da aslında bunu teşvik etmektedir (Şişman, 2003:42).
Genel
olarak vergiden kaçınma yollarının bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir (Şişman, 2003:38):
- Yeniden değerlemeden ve bu değerlemenin
vergisel avantajından yararlanmak,
- Azalan bakiyeler usulü ile amortisman ayırmak,
- Fevkalade ve teknik amortisman ayırmak,
- Amortisman ayırma yöntemini değiştirmek,
- Serbest bölgelerde şirket kurmak ve ticari faaliyetlerini
serbest bölgelere aktarmak,
- Yıllara sari inşaat ve onarma işlerinde iş ortaklığı
yerine adi ortaklık kurmak,
- Geçici vergi dönemlerinde de yatırım indiriminden
faydalanmak için bir önceki yıl kurumlar vergisi beyannamesinde, öngörülen
yatırım indirimini mutlaka göstermek,
- Uzun yıllar kar elde edilemeyecekse maliyete atma veya
gider yazma konusunda ihtiyarilik tanınan giderleri maliyete atarak sonraki
dönemlerde amortisman ayırmak,
- Hangi yöntem daha az vergi ödenmesine olanak sağlıyorsa
maliyet bedeli artırımı ve gayrimenkul ve iştirak hisseleri satış kazancı
istisnası yöntemlerinden birini tercih etmek, gibi.
Vergiden kaçınmak mükellefin
vergi yükünü yasal yollarla düşürme gayretleri olduğundan ve bu durumda kişi
veya kurum vergi kanunlarına uygun hareket ettiğinden yasal olarak bu durumun
suç olarak değerlendirilmesi mümkün olmamaktadır. Eğer bir ülkede vergiden kaçınma yolları çok fazla ve
bu sebeple mükellefler vergiden kaçınıyorsa burada sorumlu olan mükelleflerin
kendileri değildir. Bu durumda vergi kanunlarında yer alan vergiden kaçınma
yollarını yasal düzenlemelerle azaltmak gerekmektedir.